Duygusal/Psikolojik Şiddet Nedir?
- Cansu Varol
- 7 Eki 2018
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 30 Mar

Duygusal / Psikolojik Şiddet: Görünmeyen Yaraların Gerçekliği
Şiddet denince çoğu insanın aklına ilk olarak fiziksel zarar gelir. Oysa ki görünmeyen ama en az o kadar yıkıcı başka bir şiddet türü daha var: duygusal ya da psikolojik şiddet. Bu tür şiddet, iz bırakmaz ama iz bırakmamasının nedeni görünmez olması değil, fark edilmemesidir. Kurbanı susturur, içten içe çürütür, değersiz hissettirir. Toplumun büyük bölümü bu şiddetin farkında bile değildir ya da bunu normal kabul eder. Oysa duygusal şiddet, bireyin kimliğini, ruh sağlığını ve ilişkilerini derinden etkiler. Bu yazı, duygusal şiddeti tanımak, etkilerini anlamak ve bu tür şiddetle nasıl baş edileceğini ele almak amacıyla yazılmıştır.
Duygusal / Psikolojik Şiddet Nedir?
Duygusal şiddet; kişinin ruhsal bütünlüğüne, özsaygısına ve güven duygusuna zarar vermeyi hedefleyen, sözel ya da davranışsal yollarla uygulanan bir şiddet türüdür. Fiziksel temas olmaksızın kişiyi kontrol etme, sindirme, değersizleştirme amacı taşır. Genellikle süreklilik gösterir ve sistematik şekilde uygulanır. Kurbanın kendine olan güvenini, değer algısını ve gerçeklik duygusunu bozar.
Bu şiddet biçimi, aşağılamadan manipülasyona, tehditten ilgisizliğe kadar birçok davranışı kapsar. Zor yanı ise dışarıdan bakan birinin çoğu zaman bu şiddeti görememesidir. Hatta bazen mağdur bile yaşadıklarının “şiddet” olduğunun farkına varamaz.
Duygusal/Psikolojik Şiddetin Türleri Nelerdir?
İkili ilişkilerde duygusal manipülasyon, çoğu zaman fark edilmesi zor bir şiddet biçimidir. Manipülatif davranışlar açık bir saldırganlık içermeyebilir; ancak zamanla bireyin benlik saygısını aşındırır, öz değerini sorgulamasına neden olur. Bu davranışlar sürekli hale geldiğinde psikolojik bütünlüğü zedeleyebilir. İşte en sık karşılaşılan manipülasyon türleri ve nasıl göründükleri:
Aşağılama ve Küçümseme
Aşağılama, kişinin duygularını, düşüncelerini ya da başarılarını değersizleştirme amacı taşır. Bu tür manipülasyonda hedef kişinin kendine olan güveni sistematik olarak sarsılır. Sıklıkla alaycı bir tonla yapılır ve "şaka yapıyorum" gibi ifadelerle normalleştirilmeye çalışılır.
Sık rastlanan ifadeler:
“Sen zaten hiçbir şeyi beceremezsin.”
“Abartıyorsun.”
“Kime göre zekisin?”
Görünüm biçimleri:
Başarıların küçümsenmesi veya görmezden gelinmesi.
Duyguların irrasyonel ya da aşırı bulunması.
Fikirlerin dalga geçilerek geçersizleştirilmesi.
Bu davranışlar zamanla kişinin iç sesini bastırmasına ve kendini yetersiz hissetmesine neden olabilir.
Suçlama ve Günah Keçisi Yapma
Bu manipülasyon türünde kişi, yaşanan tüm olumsuzlukların tek sorumlusu olarak gösterilir. Olaylar ne kadar karmaşık olursa olsun, manipülatör tüm sorumluluğu karşı tarafa yükler. Böylece kişi sürekli olarak kendini açıklamak ve savunmak zorunda hisseder.
Sık rastlanan ifadeler:
“Sen olmasan her şey yolunda giderdi.”
“Bu evde huzur yok çünkü sen varsın.”
Görünüm biçimleri:
İlişkideki tüm tartışmaların kaynağının siz olduğunuz fikrinin yerleştirilmesi.
Kendi hatalarının üstünü örtmek için sizi suçlu ilan etme.
Pasif-agresif tavırlarla “hep senin yüzünden” mesajının verilmesi.
Bu strateji, kişide sürekli bir suçluluk duygusu yaratarak manipülatöre psikolojik bir üstünlük sağlar.
Tehdit ve Gözdağı
Manipülatör, ilişkide kendi istediğini yaptırmak için dolaylı ya da doğrudan tehdit kullanabilir. Bu tehditler fiziksel şiddet içermese de, duygusal güvenliği zedeler. Tehdit altında yaşayan birey, kendi ihtiyaç ve isteklerini ifade etmekten çekinir hale gelir.
Sık rastlanan ifadeler:
“Eğer bunu yapmazsan seni terk ederim.”
“Bir daha böyle yaparsan çocukları sana göstermem.”
Görünüm biçimleri:
Ayrılık ya da yalnız bırakılma tehdidi.
Sevdiklerine ulaşma hakkının kısıtlanacağı mesajları.
Korku ve endişe yaratarak kontrol sağlama.
Bu tür tehditler, özellikle ekonomik ya da duygusal bağımlılığı yüksek olan ilişkilerde oldukça etkili hale gelir.
Yalıtma (İzolasyon)
İzole etme, manipülasyonun en tehlikeli biçimlerinden biridir. Kişinin sosyal destek sisteminden uzaklaştırılması, onu manipülatöre daha bağımlı ve savunmasız hale getirir. Başlarda "seni kıskanıyorum", "seni kimse anlamıyor" gibi romantik ifadelerle başlayabilir, zamanla ciddi bir sosyal yalıtıma dönüşebilir.
Sık rastlanan ifadeler:
“Ailenle görüşmeni istemiyorum.”
“O arkadaşların sana kötü örnek oluyor.”
Görünüm biçimleri:
Sosyal etkinliklere katılmanızı engelleme.
Ailenizi ve arkadaşlarınızı kötüleme.
Sizi yalnızlaştırarak, tek güvenilir kişi olarak kendini sunma.
Yalıtılmış birey zamanla kendi kararlarını bile tek başına veremez hale gelebilir.
Manipülasyon ve Gaslighting
Gaslighting, gerçeğin sistematik şekilde çarpıtılması ve kişide zihinsel karmaşa yaratılması anlamına gelir. Bu yöntemde hedef kişi, yaşadığı olaylara dair algısından şüphe etmeye başlar. Uzun vadede birey, gerçeklik duygusunu kaybedebilir.
Sık rastlanan ifadeler:
“Sen yanlış hatırlıyorsun, öyle bir şey demedim.”
“Sen hayal kuruyorsun, bunların hiçbiri olmadı.”
Görünüm biçimleri:
Olan bir olayın yaşanmadığını iddia etme.
Kişinin duygusal tepkilerini irrasyonel ya da dengesiz göstermeye çalışma.
Sürekli karşı tarafın hafızasını ya da muhakeme gücünü sorgulama.
Gaslighting maruz kalan kişide yoğun kaygı, özgüven kaybı ve hatta depresyon belirtileri gelişebilir.
Sessizlik ve İhmal
Bu tür manipülasyonda kişi, duygusal ihtiyaçları görmezden gelinerek cezalandırılır. Sessizlik cezası ya da duygusal geri çekilme, karşı tarafı suçlu ve yalnız hissettirmenin bir aracı olarak kullanılır. Özellikle iletişimin hayati olduğu yakın ilişkilerde bu davranış yıkıcı sonuçlara yol açabilir.
Görünüm biçimleri:
Günlerce konuşmamak ya da kısa, soğuk yanıtlar vermek.
Sevgi, ilgi ya da temasın bilinçli biçimde geri çekilmesi.
Sorunları konuşmak yerine “seninle konuşmak istemiyorum” diyerek iletişimi kesmek.
Bu tavır, özellikle duyarlılığı yüksek bireylerde yoğun bir kaygı ve terk edilme korkusu yaratır.
Kimler Uygular? Kimler Maruz Kalır?
Duygusal şiddet, sadece romantik ilişkilerde yaşanmaz. Ailede, iş yerinde, okulda, arkadaşlık ilişkilerinde ya da sosyal çevrede her an karşımıza çıkabilir. Ebeveynler çocuklarına, eşler birbirine, yöneticiler çalışanlara, hatta arkadaşlar birbirine duygusal şiddet uygulayabilir.
Bu şiddeti uygulayan kişiler genellikle kontrol etme arzusu taşır. Kimi zaman bu, kıskançlıkla, kimi zaman güç gösterisiyle ya da geçmiş travmalarla bağlantılı olabilir. Maruz kalan kişiler ise çoğunlukla özsaygısı zamanla zedelenmiş, sınırlarını kaybetmiş bireylerdir. Ancak bu, onların suçlu olduğu anlamına gelmez. Hiç kimse duygusal şiddeti hak etmez.
Duygusal/Psikolojik Şiddetin Etkileri Nelerdir?
Duygusal şiddet, fiziksel yaralar gibi gözükmese de daha derin ve kalıcı izler bırakabilir. Özsaygı kaybı, bu şiddetin en temel sonucudur. Kişi zamanla kendi değerini sorgular, sürekli suçlu ve yetersiz hisseder. Bu da depresyon, kaygı bozuklukları, hatta panik ataklara neden olabilir.
Travma da yaygındır. Özellikle çocukluk döneminde maruz kalınan duygusal şiddet, yetişkinlikte özgüven eksikliği, bağlanma sorunları ve hatta kişilik bozuklukları olarak kendini gösterebilir. Bazı bireyler saldırganlaşır, bazıları ise tamamen içe kapanır.
Kurbanlar çoğu zaman bağımlı ilişkiler kurar. Kendilerini şiddet uygulayan kişiden ayıramazlar çünkü onsuz ne yapacaklarını bilemez hale gelirler. Sosyal çevreyle bağları kopar, yalnızlaşırlar. Bu yalnızlık ise şiddet döngüsünü daha da pekiştirir.
Duygusal Şiddetin Fark Edilmesi Neden Zordur?
Duygusal şiddet, gözle görülmediği için fark edilmesi güçtür. Fiziksel şiddetin bıraktığı izler yoktur. Üstelik toplum da bu tür davranışları normalleştirir. “O senin iyiliğini istiyor” ya da “Aile içinde olur böyle şeyler” gibi ifadelerle, şiddet meşrulaştırılır.
Mağdur da çoğu zaman yaşadığı şeyin şiddet olduğuna inanmaz. Suçluluk duyar, kendini eksik ya da hatalı görür. Sessiz kalır çünkü tepkisinden korkar ya da değer kaybetmekten endişe eder. Oysa şiddetin en tehlikeli hali, adının konmadığı halidir.
Duygusal Şiddetin Çocuklar Üzerindeki Etkileri
Çocuklar, duygusal şiddetin en savunmasız hedefleridir. Sürekli azarlanan, aşağılanan ya da sevgiden yoksun bırakılan çocuklar, kendi değerlerine dair sağlıksız bir algı geliştirir. Bu çocuklar ileride sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanır, sürekli onay arayan, kaygılı ya da içe dönük bireyler haline gelebilir.
Duygusal şiddet, çocukta öğrenilmiş çaresizlik yaratır. “Ben ne yaparsam yapayım sevilmeyeceğim” inancı, onun hem akademik hem sosyal hem de duygusal gelişimini sekteye uğratır. Ebeveynlerin çocuklarına verdikleri her söz, yaptıkları her davranış, onların benlik algısını şekillendirir. Ve unutulmamalıdır ki çocuklukta görülen duygusal şiddet, ömür boyu sürecek bir yaraya dönüşebilir.
Duygusal/Psikolojik Şiddetle Nasıl Baş Edilir? Ne Yapmalı?
İlk adım, yaşadığınızın duygusal şiddet olduğunun farkına varmaktır. Bu farkındalık olmadan değişim mümkün değildir. "Bu böyle gitmemeli" demek, güçlü bir başlangıçtır. Sonra, yaşadığınız durumu isimlendirmeye çalışın. Manipülasyon mu, küçümsenme mi, yok sayılma mı? Tanımlamak, çözmenin ilk adımıdır.
Bir uzmandan yardım almayı düşünün. Psikolojik destek, yaşadıklarınızı anlamlandırmanıza ve duygusal gücünüzü yeniden kazanmanıza yardımcı olabilir. Aynı zamanda bir destek sistemi kurmak önemlidir. Yakın çevrenizle iletişimi koparmayın. Sessiz kalmak, yalnız kalmanıza yol açabilir ve bu da şiddetin daha da pekişmesine neden olur.
Sınırlarınızı net şekilde belirleyin. Şiddet uygulayan kişiye “Artık buna izin vermiyorum” diyebilmek, sizi pasif rolden aktif bir pozisyona taşır. Bu kolay olmayabilir ama zamanla güçlendirir. Gerekirse ilişkinizi sonlandırmayı da göz önünde bulundurun. Hiçbir bağ, duygusal şiddeti tolere etmeyi gerektirmez.
Unutmayın, şiddeti hak etmiyorsunuz. Kendinize inanmak, en büyük direniştir. Duygusal şiddetin sessizliğine karşı, kendi sesinizi duyurmak zor olabilir ama mümkündür. Ve her yeni adım, bu sessizliği bozmanın bir yoludur.
Toplumsal Farkındalık Neden Gerekli?
Duygusal şiddet sadece bireyleri değil, toplumun tamamını etkiler. Şiddetin meşrulaştırıldığı bir kültür, sağlıklı bireylerin yetişmesini engeller. Bu nedenle eğitim sisteminde, medyada, sosyal politikalarda bu konuda açık ve kararlı bir duruş sergilenmelidir.
Medya, romantik ilişkilerde şiddeti normalleştirmemeli, eğitim kurumları bu konuda öğrencileri bilinçlendirmeli, aileler çocuklarına duygusal farkındalık kazandırmalıdır. Toplum olarak, sessiz şiddeti tanımalı ve buna karşı çıkmalıyız.
Duygusal şiddet, görünmeyen ama derin yaralar açan bir şiddet türüdür. Sadece ilişkilere değil, bireylerin benliğine zarar verir. Bu yazı, bu sessiz ve gizli şiddet biçimini görünür kılmak için yazıldı. Belki ilk adım, yaşadığımız şeyin şiddet olduğunu kabul etmek. Ardından susmamak, destek istemek ve sınırlarımızı korumak. Çünkü her birey, saygı görmeyi, sevilmeyi ve değerli hissetmeyi hak eder.
İletişime Geçin!
Adres: Esentepe Mah. Kasap Sok No:15, Özden Apt. Daire 12 /Gayrettepe
E-posta: info@cansuvarol.com
Telefon: +90 530 403 05 90 (Whasapp için Tıklayın!)
Ulaşım Kolaylığı
Şişli İstanbul'da bulunan ofisimiz oldukça merkezi bir konumda olduğu için ofisimize İstanbul Avrupa yakasında bulunan Beşiktaş, Nişantaşı, Bomonti, Etiler, Mecidiyeköy Sarıyer, Maslak ve Levent gibi semtlerden metro ve metrobüs ile rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Comments